26 yılımız çöpe gitti

İzmir’e 1998 yılında piyango çıkmıştı.

58 kentin başvurduğu, ancak yalnızca 9 kentin dahil edildiği Birleşmiş

Milletler’in RADIUS Projesi kapsamına alınmıştı.

Niye alınmıştı?

Çünkü, o dönemin belediye başkanı Burhan Özfatura, deprem tehlikesine ciddi önem veriyordu. Kentin yapı stokunun 7 ve üzeri büyüklükteki bir depremde büyük hasar göreceğini biliyordu.

Buna dayanmak için neler yapılması gerektiğini araştırıyordu. BM projesine de o yüzden başvurmuştu. Binaların yenilenmesi, sağlamlaştırılması için her türlü imkanı sağlayacağını da açıkça söylüyordu.

★★★

1999’da Özfatura’nın yerine gelen Ahmet Piriştina da projeye tam destek verdi, sahip çıktı. Açık adı “Kentsel Alanların Deprem Felaketlerine Karşı İncelenmesi İçin Risk Değerlendirme Araçları” (Risk Assesment Tools for Diagnosis of Urban Areas Against Seismic Disasters) olan RADIUS projesinin çalışması, 1999’un temmuz ayında tamamlandı.

Projeyle neler planlanmıştı, neler saptanmıştı, şöyle hatırlatayım:

★★★

Kent merkezinde ve tüm ilçelerinde zemin sınıflandırılması yapılmıştı. Nereleri sağlam, nereleri olumsuz, nereleri kritik tek tek belgelenmişti.

Altyapıların, yolların, köprülerin, demiryollarının, tüm iletişim hatlarının bilgileri toplanmıştı.

Kamu binalarının, okulların, hastanelerin depreme dayanıklılıkları ortaya konmuş, olası depremde hasar durumları belirlenmişti.

Toplu konutlar dahil 220 bin bina incelenmiş, raporlar hazırlanmıştı.

Tüm bilgiler derlenmiş, bütün veriler senaryo depremine göre değerlendirilmişti.

Yerli ve yabancı deprem uzmanlarının, bilim insanlarının, ünlü profesörlerin, teknik odaların, üniversitelerin işbirliğiyle yapılan dev çalışmanın her ayrıntısı da hem Kandilli Rasathanesi’ne, hem de İstanbul Teknik Üniversitesi’ne gönderilmişti.

Artık elimizde harika bir RADIUS projesi, yani İzmir’in Deprem Senaryosu vardı ve bu Türkiye’de ilk kez gerçekleştiriliyordu.

Deprem öncesi alınacak önlemler, yıkılması gereken binalar, onarılması gereken yapılar, tehlikeli ve tehlikesiz bölgeler, riskli ve risksiz zeminle imara açılacak ve açılmayacak yerler elimizdeydi. Kent buna göre yeniden yapılandırılacaktı. Her türlü planımız hazırdı. 7 ve üzeri büyüklüğündeki depreme karşı hazırlanacaktık.

★★★

Peki.. Bunca çalışmadan, bunca emekten sonra ne oldu, neler yapıldı?

Aradan tam 26 yıl geçti. Üzerinde o kadar uğraştığımız Deprem Master Planı’nda önemli adımlar atamadık, arzuladığımız çalışmaları gerçekleştiremedik.

Sonuçta, 7 büyüklüğündeki deprem 2020’de geldi ve yüzlerce evi yıktı, yüzü aşkın insanımızı aramızdan aldı, yüzlerce insanımızı yaraladı. Eğer z manında doğru davransaydık, o acıları yaşamazdık.

Ne yazık ki, depreme yönelik hızlı ve köklü çözümler hala ortada yok.

Koskoca 26 yılımızı öylesine harcadık, bu gidişle gelecekteki yıllarımızı da aynı şekilde harcayacağız belli ki..

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir